Blue Velvet David Lynch, 1986

Ruhsal dayanıklılığa en yakın tanım psikanalitik açıdan nesnenin kaybına dayanabilen yani yas tutabilen insandır.

Şiddete başvuran herkes, bunu yapmaya hakkı olduğuna inanır.

1 İnsanlık tarihi şikâyetle dolu Sümer tabletlerinde bile “gençler saygısız, düzen bozuk” yazıyor Yani dünya hep buydu Değişen çoğu zaman dışarısı değil, bizim onu karşılama kapasitemiz Şimdi soru şu: Sürekli mızmızlanacak mıyız, yoksa güçlenecek miyiz?

Birçok insan dopamini hemen almak istiyor. Bu nedenle de anlamı süreçte değil, zirvede arıyor. Hep yeni yerler görmek istiyor fakat bir yerde köklenmekte zorlanıyor. İlişkilerde sabırsız, üretimde tıkanmış, can sıkıntısı ile baş edemeyen bir halde.

Kadiri mutlak ve ideal baba figürü arayışı, çoğu zaman bu rolü en iyi oynayan paranoid/narsisistik bir modern kabile şefinin sömürü çarkına düşmekle sonuçlanır.

Demansa giden en hızlı yolu seçmişsiniz tebrik ediyorum👏🏻

Senin zihnindeki iyilik tanımı, karşıdaki için geçerli olmayabilir, onun ihtiyaçlarına uygun olmayabilir. İyilik için sadece iyi niyet taşımak yetmez, karşı tarafın rızası da gerekir. Annen de olsa, çocuğun da olsa bu böyle.

Özellikle yaşlı bireylerin bakım ilişkilerinde sık karşılaştığımız bir durum var: “Onun için en iyisi bu” düşüncesiyle yapılan müdahaleler, çoğu zaman rıza dışı, paternalistik eylemlere dönüşüyor. Fakat burada kaçırılan temel mesele: öznenin kendi yaşam alanı üzerindeki hakları.

Yüz yüze kimseye sorumluluk duymazken uzakta olanı aktivizm meselesi haline getirmek.

Kader: Ülkemizde ihmal, rant, açgözlülük, denetimsizlik kelimelerinin yerine kullanılan sözcük.

Gerçek etik, yalnızca başkasına karşı iyi olmak değil, aynı zamanda kendine karşı sorumlu olabilmeyi de içerir. Hayır diyebilmek, sınır çizebilmek, zarar veren ilişkiden çıkabilmek varoluş hakkını savunma biçimidir.

Hatta ekliyorum ve diyorum ki : Rıza ya da talep alınmadan yapılan sözde iyilik, iyilik değil mütecaviz davranıştır.

Kendini ‘iyi’ olarak tanımlayan her insan, gölgesini bir o kadar ‘kötü’ olarak büyütür.

Zihin ne kadar bilge olursa olsun, bedenin suskunluğu çözülmedikçe, hikaye tamamlanmış sayılmaz.

Sıklıkla başkasına söyleyemediğimiz değil de, kendimize söyleyemediğimiz şey yüzünden acı çekeriz.

Kişi kendine bile itiraf edemediği şeyleri artık ifade edebiliyor hale gelip kabullendiği zaman acı dinmeye ve hoş bir ferahlık yaşanmaya başlar.

Türkiye’deki NEET gençlerin (Not in Education, Employment or Training – Eğitimde, İstihdamda ya da Öğretimde Olmayan Gençler) oranı OECD ülkeleri arasında en üst seviyede. Nedenlerini ve risklerini Çocuk ve ergen psikiyatristi Uzm Dr. Merve Cura, Gündem Hafta Sonu'nda anlatacak.