1- Allah için seven, Allah için buğzeden, 2- Diliyle de Allah’ı anan, 3- Kendisine hoş geleni, başkasına da hoş gören, 4- Kendisi için istemediği bir şeyi başkası için de istemeyen, 5- Hayır konuşan veya susan. [Taberani]
Kim ki kadere boyun eğer ve râzı olursa, her şeye kâdir olan Allah onu yükseltir. Tevazu ve hüsn-ü edep seni Allah’a yakınlaştırır. Kibir ve sû-i edep ise seni Allah’tan uzaklaştırır. Taat, ibâdet seni islah eder Allah’a yakınlaştırır.
Gecede bir saat vardır ki, bir Müslüman o saate rastlar da Cenâb-ı Allah’tan dünya ve âhiret işinden bir hayır isterse, Allah o kimsenin dileğini muhakkak verir. Bu her gece böyledir.
Bir mümin, Eşhedü en lâ ilâhe illallah dediğinde, Allahü teâlâ, 'Ey meleklerim, kulum benden başka Rabbi olmadığını bildi. Şahit olun ki, ben o kulumu affettim” buyurur. [İ. Asakir]
Ba’zı kitaplarda okudum. Allahü teâlâ: “Ben kuluma kâfiyim. Yeter ki, o bana tâatte bulunsun. Beğendiğim şeyleri yapsın. Ben ona istemeden verir, dileklerini yerine getiririm. Çünkü ben, onun ihtiyâcını, ona lâzım olanı, daha iyi bilirim.”
Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: “Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.”
Şüphesiz ki Allah, hiç kimseye zerre kadar zulüm etmez. Eğer yapılan iyilik zerre kadar da olsa, onun sevabını kat kat artırır. Ve kendi katından büyük bir mükâfat verir.